Bugün 11 Ocak. Çalışan Gazeteciler pardon Çiçekçiler Bayramını coşkuyla kutladık. Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti'nde cicilerimizi giydik, siyasi amcalarımızı ve teyzelerimizi beklemeye başladık. Sıra ile geldiler, gittiler. Elimizden geldiğince ağırladık. Bazıları ile çok tatlı muhabbetimiz olmasa da bazıları ile keyifli anlar yaşadık.

Merak edenlere, Belediye Başkanımızın basına olan küskünlüğü son gaz devam ettiği için bir çiçek gönderdi. O kadar. Ne aradı, ne sosyal medya hesabında paylaşım yaptı, ne de ziyaret etti. Kim başkanımıza ne anlatıyor bilmiyorum ama belli ki başkan bizi iyice düşman bellemiş. Canı sağ olsun. Memlekete hizmet ettiği sürece bizim için, en azından kendi adıma, değişen bir şey yok. Dünde belediye ile akçeli işim yoktu, bugün de yok, yarın da olmaz!

Gelelim 10 Ocak gününün en şanslı meslek grubuna. Çiçekçiler. Canlarımız. Önümüz, ardımız her yerimiz çiçek doldu. "Sevinçliyiz hepimiz, yaşasın çiçeklerimiz" modu ile koklamaya doyamadık. Sonra bir meslek büyüğüm güzel bir soru sordu. Sanırım İsmail Karadağ ya da Mustafa Bardak'tı: "Bu kadar çiçek gönderilmesi sizce ne kadar doğru?" Ben cevap vereyim efendim. Tamamen yanlış. Net kelimelerle ifade ediyorum, olur ya bir gün beni ziyaret etmek isterseniz, 2-3 gün  içinde ölecek bir çiçeği bana kurban etmeyin dostlar. Onun yerine Lösev ya da herhangi bir engelli derneği ya da HAYTAP’a bağış yapın. Makbuzu bana çiçekten değerli. Ha, az daha imkânınız varsa gazetecilik mesleğini yıllarca yapmış ancak ekonomik olarak zor durumda olan ailelere destek olun. Yahu gidin ziyaret edin. O bile çiçekten daha kıymetli benim için. Hiç mi paran yok? Bir paket "Hilmi Erek Kahve" al (başkası olmaz), buyur gel.

Dün gelen giden çiçeği ben saymakta yoruldum. 10 Ocak cümleleri hep sıradan, tamam da çiçekler de hep sıradan. Bu arada verdiği randevu saatlerine saniyesi saniyesine uyan tüm siyasi partilere vs. STK'lara ayrı ayrı teşekkür ederim. Ak Parti hariç. Randevu saatinden itibaren bir saat boyunca aç susuz, orada yaşlı başlı ve benim gibi şeker hastalarını "ha geldiler, ha gelecekler" diye beklettikleri için kusura bakmasınlar.

Günün iki naif hareketinden de bahsetmeden geçmeyelim. Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanlığı üyelerimize karanfil takdim ettiler. Bu çok güzeldi. Ayrıca Eğitim-İş yine üyelerimize Atatürk rozeti ve anahtarlığı hediye ettiler. Bir elma, gönül alma ama şeker krizinden sonra iyi geldi!

Gelen tüm dostlara teşekkür ederim. (Bir saat gecikmeli de olsa) en azından geldiler, onura ettiler. Gelmeyenler için elbette çok söz yazmak isterim. Ama düşünüyorum, gerek var mı? Bence gerek de yok...

Bu arada şehirde bulunan tüm siyasi partiler 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günümüzü cemiyetimize gelerek kutladılar. Sadece MHP, BBP, Hüdapar, Yeniden Refah ve HDP kutlamadı. Sanırım onlar da yoğunluktan unuttular. Canları sağ olsun..

Kalın sağlıcakla...