Uzun zamandır sürekli bir diş ağrısı, geceleri bölen uykusuzluk ve sözle anlatılması zor bir rahatsızlıkla baş etmeye çalışıyordum. O an karar verdim: Diş hastanesi yollarına düşecek, bu sıkıntıya bir son verecektim. Ancak bu kararın ardından beni bekleyen labirent misali yollar ve her yanda sürmekte olan inşaatlar, bu öykünün ilk zorluğu oldu. Ama sonunda, o Sağlık Bakanlığı logosunu taşıyan binanın kapısından içeri adım attım.

İçeri girer girmez yoğun bir tempo beni karşıladı. Tetkikler, muayeneler derken nihayet çekim işlemleri başladı. Diğer insanlar için bu belki de basit bir prosedürdü; ama benim için 54 yıllık bir yolculuğun kapanışı gibiydi. Hayatım boyunca bana eşlik eden dişlerim, bir bir yerlerinden koparılıyor ve metal bir kabın içinde sessizce bana bakıyorlardı. Onlara bir bakış atışımda, hayatımın her bir evresini hatırladım. Kahkahalar, yemek sofraları, bazen de dişlerimi sıkarak dayandığım zorlu anlar... Hepsi o metal kapta birikmişti sanki.

Doktorum, "Kapıda biraz bekleyin," dedi. İşte o an, dilimi yeni boşalmış damağımda gezdirdiğimde, kaybolan yıllarımı ve kaybolan dişlerimin hatırasını derinden hissettim. Hayatta bazen neyi kaybedene kadar kıymetini bilmediğimizi fark etmek acı verici oluyor. Bu sadece dişlerimle değil, hayatımın pek çok anısıyla ilgili bir çıkarımdı aslında.

Bekleme salonunda bir köşeye çekilmiş, uyuşmuş ağzım nedeniyle pek fazla konuşamayacak bir halde "Sudoku" oyununa dalmıştım. Yanımda oturan bir teyzenin sesiyle kendime geldim: "Geçmiş olsun evladım. Tez zamanda iyileşirsin İnşallah," dedi. Onun samimi sözleri bir an öncesine kadar ıstırapla dolu olan ruhuma bir ferahlık getirdi. Uyuşmuş ağzımı işaret ederek bir şeyler söylemeye çalıştım ama o beni anlayışla karşılayarak sadece tebessüm etti. Bu basit zaman aralığında teyzenin 3 kelimelik cümlesi açıkçası moralimi yükseğe taşıdı. İyi ki insanlar var. İyi ki başkasının acısına ortak olma çabaları taşıyan teyzeler var. .

Eve döndüm. Aynaya baktığımda, gülümsememdeki eksiklik bir anda dikkatimi çekti. Ama bu eksiklik beni büyük bir farkındalığa da taşıdı. Dişlerimin yokluğu, aslında hayatta ne kadar eksik de olsak, gözlerimizdeki ışıltı ve yüreğimizdeki samimiyetle gülümsemeye devam edebileceğimizi gösterdi.

Bu yeni başlangıç, eskileri unutmak değil, onlarla barışıp yola devam etmekti. Her kayıp, yeni bir kazanç getirir derler; belki de bu, o sözün en anlamlı gerçekliklerinden biriydi. Dişlerimle vedalaşmak zor olsa da, hayatıma kattıkları ve bana öğrettikleriyle hep bir parçam olarak kalacaklar.

Bu vesileyle, diş tedavim sürecinde bana büyük destek olan Başhekim Diş Doktoru Gökalp Akın'a, Dr. Eltur Eyyubov'a ve tüm Osmaniye Diş Hastanesi çalışanlarına teşekkür ederim. Onların özverili çabaları sayesinde bu süreci kolay atlatırım diye düşünüyorum. Ya da istiyorum. ya da umuyorum.!

Aklıma gelmişken Gassal dizisinde "Ölünce beni kim yıkayacak" diyor ya, "benim dişimi kim çekecek?" sorusunun cevabını buldum ama; "Ölünce beni kim yıkayacak" sorusuna henüz cevap yok. Açıkçası çokta umurumda olan bir durum değil. 

Hayat, eksiklerle de güzel. Eksik ya da tam, yeter ki yürekten gülümseyin.