Biz kadınlar, tarih boyunca her zaman yüreğimizdeki cesaretle, akıl ve azimle zorluklara göğüs gerdik. Ancak bazı isimler, bu cesareti tarihe altın harflerle yazdıracak kadar ileri gider. Osmaniye'nin Kayalı köyünde dünyaya gelen Rahime Hatun, bu isimlerden biridir. 1890 yılında, Anadolu'nun bereketli topraklarında doğan bu cesur kadın, vatanını korumak için silaha sarılmaktan asla geri durmadı.

Kadının bir savaşta yüreğini ve bileğini ortaya koyması, tarihimizde sıkça rastlanan bir durum olmasa da, Rahime Hatun gibi kahramanlarımız bu algıyı kırmayı başardı. Osmaniye'nin işgal altına alındığı günlerde, memleket topraklarında artık hürriyet nefesi solunamaz hale geldi. Yerel halk, bu zulme karşı ayağa kalkarken, Rahime Hatun da bir kadın olarak safların en önünde yer aldı.

Onun hikayesi, sadece bir savaş kahramanı olmasıyla değil, aynı zamanda toplumsal normlara meydan okuyan bir kadın figürü olarak da dikkat çekiyor. Rahime Hatun, 9. Tümen’in bir müfrezesine komutanlık yaparak, "Rahime Onbaşı" unvanını kazandı. Bu cesaretli komutan, sadece emir vermekle yetinmedi, bizzat öncülük etti. Öyle ki, düşmanla savaşırken "Tayyar" (uçan) lakabını alacak kadar hızlı ve korkusuzdu.

5 Ağustos 1920'de, Osmaniye'nin Alibeyli mahallesinde düzenlenen baskın, Rahime Hatun'un cesaretini bir kez daha gösterdiği bir gün oldu. Fransız karargahına yapılan bu harekat sırasında, "Ben kadın olduğum halde düşmandan korkmuyorum; siz erkek olduğunuz halde neden çekiniyorsunuz?" diyerek savaş arkadaşlarını cesaretlendirdi. Bu sözler, bir yandan yüreklere ateş düşürürken, diğer yandan da savaşın kaderini değiştirecek kadar etkili oldu. Ancak, o çarpışma sırasında, Rahime Hatun vurularak şehit düştü.

Bir kadın olarak onun cesareti, savaşın gidişatını değiştirirken, bizlere de şu mesajı veriyor: Kadınlar sadece hayatta değil, savaş meydanında da tarih yazabilir.

Rahime Hatun, Osmaniye'de bir mezarlığa defnedildi. Mezarında, bugün bile kulaklarımızda yankılanan bir dörtlük yer almakta:

"Yarınların sahibi ey gençlik, iyi tanı Ebedi sukunetle bu mezarda yatanı Hak için, bayrak için canını feda edip, Sana armağan ettik mukaddes vatanı."

Bu satırlar, bize sadece bir kahramanın hatırasını değil, aynı zamanda bir kadının topluma armağan ettiği mücadele ruhunu da hatırlatıyor.

Bugün biz kadınlar olarak Rahime Hatun'un mirasına sahip çıkmalıyız. Onun cesareti, sadece bir tarihin değil, bugünün de yol göstericisidir. Rahime Hatun, bize şu dersi vermiştir: Kadının yüreği, bir milleti kurtaracak kadar güçlü olabilir.

Unutmayalım ki, Rahime Hatun sadece Osmaniye'nin kahramanı değil; o, her kadının yüreğindeki cesaretin bir sembolüdür. Ve onun hikayesi, bizlere ilham olmaya devam edecektir.