Yıl 1982… Ceyhan Pamukeli Ortaokulu, yatılı okul. Dışarıdan bakınca "devlet parasız yatılı okulu" diye geçerdi. Hâlâ düşünürüm o “parasız” kelimesini oraya niye koydular diye… Anadolu’nun çocukları akın akın oralara giderdi zaten. İlk tanıştığım kişi Orhan Demircioğlu’ydu, Kadirli’den bir postacının oğlu. Dost olduk, arkadaş olduk, sırdaş olduk. Aynı okulda yıllar geçti. Yediğimiz dayaklarda beraber ağladık, beraber kaçtık okuldan, beraber sinemaya gittik. O okul koridorlarını birlikte aşındırdık.

Dersler ağır mıydı? Değildi. Notlarımız gözle görülür bir seviyede miydi? Hiç de sayılmaz. "Vasat " öğrencilerden sayılırdık o zamanlar. Sonra ben ortaokulun sonlarına doğru okulu bıraktım, Orhan devam etti.

Aradan iki yıl geçti. Tarih: 2 Eylül 1985. Jandarma astsubay hazırlama okulunun kapısındayım. Saçlarımızı kazıyorlar, bildiğin kabak kafa! Baktım biri gülüyor… Orhan! Yanı başımda. "Yine burada da karşılaştık birader," dedi. Güldük, sarıldık, biraz da ağlaştık. Yeniden başladık beraber. Askeriye sertti ama, ben sınıfta kaldım, o devam etti, mezun oldu. Demek ki benden daha akıllıydı. İlk tayini Karaman'a çıktı. Mektup yazdım ona, Karaman’ı anlatmıştı uzun uzun. Mektubunun sonunda da şu notu düşmüştü: “Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.”

Kader… Önce ona, sonra bana türlü oyunlar oynadı. İkimiz de silahlı kuvvetlerdeki hayatı yarım bıraktık. O İstanbul’a, sonra Osmaniye’ye, en son Muğla’ya yerleşti. Ben Osmaniye’de kaldım. Bağımız hiç kopmadı.

Çalışkan bir oğlu vardı. Parasızlıktan bazen elektrikleri kesilirdi. Oğlu Murat, mum ışığında, gaz lambasında ders çalışırdı. Murat yılmadı, tıp fakültesini kazandı. Şimdi koca bir doktor. Evlendi, çocuğu oldu, yuvasını kurdu.

Orhan yine yaptı yapacağını… Dün gece, bir gazeteci arkadaş aradı: "Kadirli’de gazetecilik yapan Burhan Demircioğlu'nun abisi Orhan Demircioğlu kalp krizinden hayatını kaybetti," dedi. Öylece kalakaldım, saat tam 01:35. Ne diyeceğimi bilemedim. Önce ağladım, sonra kendi kendime dedim ki: “Yine yaptın yapacağını Orhan… Yine bir sürprizle çıktın karşıma.”

Düşündüm o eski günleri… Farklı bir adamdı Orhan. Kendi dünyasında, ama aslan gibi bir evlat yetiştirdi. Sonra çekti gitti bizi burada bırakıp. En ilginç tarafı ne biliyor musun? Bütün hayatımız aynı paralellikte gitti. Aynı hayat, aynı hastalıklar, aynı dertler. Bugün cenazede kardeşine sordum, bende ne hastalık varsa onda da varmış. Demek ki yakında Orhan’la yine bir araya geleceğiz, bu sefer başka bir tarafta.

Kader dedikleri bu galiba… Kopamıyorsun dostundan.

Sevgili dostum Orhan… Umarım gittiğin yerde huzurlusun. Umarım orada da birilerine "hadi sinemaya kaçalım" diyorsundur. Sen, tanıdığım en güzel adamlardan biriydin. İyi ki dostun oldum. İyi ki arkadaşın oldum. Yakında görüşmek üzere…

Mekanın cennet olsun kardeşim.