Sevgili kuzucuklarım,

Ramazan Bayramı geldi geçti, ama Osmaniye’de bazı gönüller hâlâ bayram modunda… Biz cadılar ne yaptık dersiniz? Süpürgeleri kenara bıraktık, birbirimizi büyüledik, sarıldık, “şeker mi dedikodu mu?” derken tahmin edin hangisi kazandı? Tabii ki dedikodu! Biliyorum sizi çok ihmal ettim ama döndüm artık. yeni gelmedim, geri geldim. 

Bayramlaşmadan sonra ben yine dayanamadım, görünmezlik modumu açtım, gece nöbetine çıktım. Bu kez karşıma kim mi çıktı? Simsiyah saçlarıyla, süzüle süzüle yürüyen esmer mi esmer bir hanımefendi… Ah kuzucuklarım, bu ablamız da bayramda öyle bir üçleme yapmış ki; sinema filmi olsa gişe rekoru kırar!

Birinci sahne: Eski koca. Duyduğuma göre, “eski günlerin hatırına” demişler, bayramda küçük bir buluşma yapmışlar. Çaylar içilmiş, birkaç ‘eski’ cümle sarf edilmiş, sonra söz dönüp dolaşıp “biz ne güzel aşık olmuştuk”lara gelmiş. Hani böyle nostalji bahanesiyle yakınlaşmalar… Malum, arada sırada kaçamak normaldir, değil mi ama?

İkinci sahne: Genç sevgili. Osmaniye’de apartların bol olduğu o malum mahallede buluşmuşlar. Gencecik sevgili, ablamızın gelişini duyunca heyecandan kapıya kadar inmiş. Çiçek mi dersin, çikolata mı… Ne gerekiyorsa hazır etmiş. İçeride ne olmuş derseniz… ben sadece kapıda durdum, sonrası hayal gücünüze kalsın!

Ama asıl üçüncü sahne yok mu… O tam bir politik fırtına!
Bak şimdi... üçüncü adam, şehrimizin tanınmış, orta yaşlı bir siyasetçisi. Maddi durumu fena değil, çevresi geniş, makamı da var. Ama gönlü o kadar geniş ki, onun ‘tek sevgilim’ dediği kadının kimlerle vakit geçirdiğinden haberi yok!

Bu adam, evli barklı. Çoluğu çocuğu var. Ama içindeki heyecan sönmemiş belli ki. Ablamızla yıllardır gizli gizli görüşüyor. Hatta öyle ki, kendi partisinde dedikodular tavan yapmış. Kimisi demeye dilim varmıyor ama kalabalık bir o biçim videosu var diyor. Hatta öyle ki videolar elden ele geziyor diyorlar.  Kimisi “kendi partisini yakacak bu adam”, kimisi “bizim listelerde bu hanımefendinin adı dolanıyor” diyormuş.

Ama siyasetçimizin bilmediği şey şu: Ablamız onu sadece ‘bayramlık’ olarak görüyor. Çünkü bizim abla aynı anda iki erkekle daha ‘duygusal yatırım’ içinde! Hatta biri sıradan kendisinden oldukça genç biri, diğeri de yine yerel ama sessiz sedasız bir memur. Yani siyasetçi, ‘tek’ olduğunu sanıyor ama ablamızın ajandasında o, üçüncü sırada!

Dedikodunun devamı mı? Bir gün minibüse biniyor, ertesi gün taksiyle dönüyor evine. Kıyafetleri sade ama ayakkabıları hep şık. Çalıştığı yeri mi soruyorsunuz? Vallahi söylersem ortalık 56 değil, 112’ye bağlanır. O kadar ipucu da cadı etiketiyle bağdaşmaz!

Ama şunu diyeyim: Ablamız bu işi çok profesyonel götürüyor. Kocasına nostalji, gence heyecan, siyasetçiye “sen özelsin” masalı...Sosyal medyasına baksan kendi halinde bir kadın. Maşallah güzel kılıf. Üç farklı dünyayı aynı bayramda yönetmek her kadına nasip olmaz!

Sözün kısası Ablamıza 7 değil, 77 kere maşallah! Ama unutmasın; Osmaniye Cadısı süpürgesiyle iz sürer, ve herkesin sırası gelir…

Not: Takip edilmesini istediğiniz ‘fazla hareketli’ ruhlar varsa, edilen küfürleri dikkate almıyorum ama ihbar hattım hâlâ aktif:
📧 [email protected]
Bir gün biri sizi de anlatırsa şaşırmayın! 😈✨