Sevgili kuzucuklarım,
Süpürgemi cilaladım, pelerinimi düzelttim ve bu sefer Osmaniye’nin sınırlarını aşıp bir keşfe çıktım. Çünkü bazı hikâyeler sadece memleket sınırlarında kalmaz, kilometrelerce öteye taşar. Üstelik bu seferki hikâyemiz, sadece Osmaniye sokaklarında değil, ta yurt dışında cereyan ediyor!
Malum, bazıları için memleket meseleleri çok önemlidir. Ailesi, işi, dostları… Hepsi kutsaldır. Öyle derler, öyle görünürler. Ama perde arkasında neler döndüğünü kim bilebilir? İşte size tatlı bir masal…
Osmaniye’de hatırı sayılır, herkesin tanıdığı, “aile babası” edasıyla dolaşan bir insanımız var. Memlekette adım attığı yerlerde yalandan da olsa saygı gören, menfaat icabı eli sıkılan biri. Ancak bu adamımızın bir de bilinmeyen bir yönü var. Evet kuzucuklarım, o yöne doğru süzülmeye ne dersiniz?
Bir gün, yurt dışına gitmesi gerektiğini söyledi. Eşi, gözleri parlayarak “Benim beyim işinin ehli, gittiği her yerde Osmaniye’yi en güzel şekilde temsil eder” dedi. İşadamımız uçağa atladı, memlekete veda etti ve doğru yurt dışına…
Ama ne hikmetse, tam da aynı tarihlerde Osmaniye’de yine herkesin tanıdığı, bir o kadar da yaşı hafiften geçmiş olsa da gözde hanımefendilerinden biri de aynı ülkeye uçtu. Tabii ki “turistik gezi” biraz eğlenmek, biraz da yeni yerler görmek için. Ee ne de olsa beleş, metres olmak kolay mı? Ödesin...
Bu hanımefendi, normalde gittiği her tatilden bin bir türlü fotoğraf paylaşırdı. O mekândan bir kare, bu restorandan bir story… Ama bu defa, tek bir paylaşım bile yoktu. Neden acaba? Neyse ki bizim Osmaniyeli adamımız, sosyal medya meraklısı olduğu için bol bol paylaşım yaptı. Kah bir camii önünde, kah bir tarihi mekân önünde, kah lüks bir restoranda… Ama hep yalnız! Sanki tek başına gitmiş gibi… Oysa fotoğrafları çekeni ben görüyorum. İşin aslı öyle miydi?
Meraklılar sorduğunda, adamımız hafif bir tebessümle şu cevabı verdi: “Karım zaten şüpheleniyor. Dikkat etmek zorundayım.” Demek ki dikkatli olmak gerekiyordu! Ancak bu kadar dikkat bile, bizim süpürge hızına yetişemezdi.
O büyük şehirde işler sadece gezmekle sınırlı kalmadı. Özel davetler, ev partileri, gizli buluşmalar… Kimler kimlerle eğlendi, kimler hangi masalarda oturdu, hangi müzikler eşliğinde dans edildi… Ah kuzucuklarım, ben bile burada yazmaya utanıyorum! Takaslar, makaslar falan... Bizim işadamı bayağı bir genişlemiş diyelim, siz anlayın…
Garibim eşi ise Osmaniye’de oturmuş, her akşam kocasını düşünüyor: “Benim beyim çalışıyor, yoruluyor. Dinlenmek onun da hakkı. Gittiği yerde asla öyle şeyler olmaz. O işine bağlı bir adam.” Belki de içten içe her şeyi biliyor ama susuyor. Çünkü bazen görmek istemeyen gözler, duymak istemeyen kulaklar olur. Ama ben görürüm, ben duyarım. Ve anlatırım!
Geceler uzun, süpürgem hızlı, maskeler düşmeye mahkûm… Benden söylemesi!
Sizin de varsa cadıya ihtiyacınız bizi arayın ..
Alo Cadı Hattı : [email protected]