Şimdi, tam da o hayale yeniden “merhaba” deme vakti…

Bir süredir Konteyner Kent’te çalışmanın getirdiği zorluklar, sabrımı belki defalarca sınadı. Yine de kalemimi elime alıp mesleğime sarılacağım günlerin hayali, her defasında içimi ısıtmayı başardı. Şimdi, tam da o hayale yeniden “merhaba” deme vakti… Ve bunu 58 yıllık bir çınarın gölgesinde, Hasret Gazetesi çatısı altında yapıyor olmak çok güzel bir duygu.

Bu kapıyı aralayan ve “Hoş geldin!” diyerek elimi tutan tüm meslektaşlarıma teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Özellikle Mustafa Düzenli, Ahmet Erkmen, Oğuzhan Erkmen ve Osmaniye Gazeteciler Cemiyet Başkanı İsrafil Avcı’nın samimiyeti ve desteği, yaşadığım tüm güçlükleri geride bırakmamı kolaylaştırdı. Her birinin gösterdiği incelik, gazeteciliğin yalnızca haber peşinde koşmak değil; aynı zamanda paylaşmak, dayanışmak ve umut büyütmek olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Elbette merhum Gökhan Erkmen’i de saygıyla ve özlemle anmak isterim. Bu meslekte emekleri hiç unutulmaz; hem yol gösteren bir ışık hem de büyük bir çınar gibiydi. Onun attığı temeller ve yaşattığı değerler, günümüzde de gazeteciliğin o güzel ruhunu canlı tutuyor. İçimdeki meslek aşkının taze kalmasında ve desteği payı büyük; ne kadar teşekkür etsem azdır. Ayrıca 97 ve 98’ler de bana haber yazmayı öğreten Mustafa Bardak’a ve şuanda burada ismini sayamadığım tüm gazeteci meslektaşlarıma teşekkür etmek isterim

Uzun zaman sonra gazete sayfalarına ses vermek, duygu dolu bir kucaklaşma gibi… Konteyner Kent günlerindeki sabır sınavlarımı, betona karışan hayallerimi, bir gün kâğıda dökebileceğimi biliyordum. İşte, şimdi o hayal gerçeğe dönüştü. Yeniden tek tek harfleri yan yana dizmenin, haberin izinde koşmanın, insan hikâyelerine dokunmanın hazzını doyasıya yaşıyorum.

58 yıllık Hasret Gazetesi’nin yeni dijital yüzü belki taze filizler gibi görünebilir ama kökleri derinlerde… Koca bir çınar gölgesinde olduğumu hissettiren bu aile, mesleğe “dönüş” değil, sanki “yeniden doğuş” yapmama vesile oldu. Her sayfasında emek, özveri ve meslek tutkusunu görebiliyorum. Şimdi bu tutkuyu büyütmek, yeni nesillere taşımak, mürekkepten damlayan sevgiyi okurlarla buluşturmak boynumun borcu.

Konteyner Kent günlerinin öğrettikleri hâlâ taze bir hatırada duruyor. Sıkışmışlık hissi, geleceğe dair endişeler, çadırların, konteynerlerin arasına sıkışan hayaller… Ama tam da o karanlığın içinde, bir yerlerde gazete kokusuna, klavye sesine, sabahın ilk ışıklarına kadar süren habercilik heyecanına duyulan özlem saklıydı. Bugün yeniden o sese kulak verebilmek, kalbimi dolduran en büyük mutluluk.

Yol uzun, görevler zorlu. Ancak kalem, doğruları anlatmak için ne kadar yorulursa yorulsun, insana güç verdiğini unutmamak gerek. Haberlerin peşinde koştukça, hem yaşananların tanığı hem de anlatıcısı olmak sorumluluk ve tutku oluşturuyor. Bu tutkuyla çalışırken, her gün yeni bir iyilik tohumu ekildiğini, umutların yeşerdiğini görmek mümkün.

Hayata, mesleğe ve paylaşılan her söze “yeniden merhaba” derken tüm dostların, okurların ve yol arkadaşlarının varlığına minnet duyuyorum. Attığım her adımda yalnız olmadığımı bilmek, güç ve cesaret katıyor. Hasret Gazetesi’nin sıcak çatısı altında, merhum Gökhan Erkmen’in anılarına, emeğine ve gösterdiği yola saygıyla ilerlerken hissettiklerim belki tek bir kelimeyle özetlenebilir: Şükran.

Konteyner Kent’in dar alanından geniş ufuklara doğru atılan bu adımı, selam olsun hepimizin içindeki umuda, haberciliğe, dayanışmaya… Selam olsun yepyeni başlangıçlara, uzun soluklu yürüyüşlere, masmavi hayallere… Ve evet, bir kez daha şükürler olsun ki bu defa yol, sayfaların arasından geçiyor. Çünkü gazetecilik bir meslekten öte, yaşama anlam katan bir sevda.

İşte o sevdayı sımsıkı kucaklıyorum. Dünyayı değiştiremiyorsak bile, en azından insanlara ulaşabilecek bir sesimiz var. O ses, kalemin ucuna takılıp satırlara döküldüğünde, mesleğin gerçek güzelliği ortaya çıkıyor. İşte tam da bu duyguyla Hasret Gazetesi’nde “yeniden merhaba” diyorum. Geri dönmek güzel… Dönüşü daha da anlamlı kılan herkese sonsuz teşekkürler… Ve bu satırlardan bakınca görülen gökyüzünde, umudun gökkuşağını görmek, en büyük hediyem.