Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Doğaner’in kaleme aldığı araştırma, çocukların doğayla kurduğu sıcak bağı gözler önüne seriyor. Plastik oyuncaklara teslim edilmiş bugünün çocuklarının, bir zamanlar papatyadan yüzük, çam kabuğundan gemi, karpuz kabuğundan kova yapan çocukların torunları olduğunu hatırlatıyor.
Doğa Oyun Alanıydı, Bitkilerse Oyuncak
Gaziantep University Journal of Social Sciences’in 2025 yılı ilk sayısında yayımlanan "Osmaniye Çocuk Folklorunda Bitkiler" başlıklı makalesinde Doç. Dr. Ali Doğaner, doğanın bir zamanlar çocuklar için nasıl zengin bir oyun alanı olduğunu çarpıcı örneklerle aktarıyor.
“Çocuk, doğanın içinde doğayı oyununa taşır. Onu oyunlaştırır. Tanır, anlar, yorumlar.” diyen Doğaner, mısır koçanından bebek yapan, çam kabuğundan kayık yontan, patlıcandan eşek yapan çocukları anlatıyor.
Portakal Çiçeğinden Bileklik, Gelincikten Gelin
Araştırma, sadece oyun değil; kültürün, hayal gücünün, el emeğinin de kaybolduğunu gösteriyor.
Osmaniye’nin köylerinde çocuklar, nar çiçeklerinden gelin-damat yapar, portakal çiçeklerini ipe dizip kolye olarak annelerine hediye ederdi.
Dön Karacaoğlan Oyunu’nda ise gelincik çiçeğinin iğnesiyle çiçeğin başı döndürülürdü. Oyunlar sadece eğlence değil, aynı zamanda şiir, niyet, ritüeldi.
Bitkilerle Yaratılan Oyuncaklar Bir Kültürdü
Karpuz kabuğundan yapılan kovalardan patates baskısına, incir kozağından tekerlekli arabalardan gelincik ojelerine kadar sayısız örnek Doğaner’in araştırmasında detaylıca aktarılıyor.
Çocuklar bir yandan fiziksel gelişim sağlarken, diğer yandan bitkinin adını, kokusunu, yapısını, tadını da öğreniyor; doğayla iç içe büyüyordu.
Bu oyuncaklar sadece bir oyuncağın değil, bir toplumun kültürel belleğinin parçasıydı.
“Çocuklara Yardım Etmeyin, Bırakın Doğayla Tanışsınlar”
Doğaner, oyunun yaratıcı sürecinde büyüklerin fazla müdahalesinin çocukların hayal gücünü körelttiğine de dikkat çekiyor.
“Çocuk kendisi bulmadığı sürece yapılan işe olan ilgisini kaybeder,” diyerek Nutku’dan alıntı yapan Doğaner, çocukların bitkilerle temas ettikçe, doğayı korumayı da öğrendiğini vurguluyor.
Şehirleşme Bitkili Oyunları Yuttu!
Köyden kente göç, plansız şehirleşme ve betonlaşma; sadece ekolojik dengeyi değil, çocukların oyun kültürünü de etkiledi.
Artık sokakta çam ağacından fırfır yapan, nar dalından yay eğip ok atan, çam kabuğundan araba yarıştıran çocuk kalmadı.
"Bu oyunlar çocukların bireysellikten çok toplulukla hareket etmesini sağlıyordu. Paylaşmayı, iş birliğini öğretiyordu."
– Doç. Dr. Ali Doğaner
Google’ın Aradığı Şey Aslında Buydu: Gerçek Hikâyeler
Bu araştırma, sadece akademik bir makale değil; aynı zamanda Osmaniye’nin ve Türkiye’nin kültürel hafızasına yazılmış bir ağıt.
Doğaner’in kullandığı örnekler, sadece Osmaniye’ye değil; Anadolu’nun her köşesinde bir çocuğun bir zamanlar oynadığı oyuna ışık tutuyor.
Bugün Google Keşfet’te “oyuncak önerisi” diye arayan anne babalara, bu yazı kendi çocukluklarını hatırlatan bir pusula olabilir.
Sonuç Yerine Bir Davet
Çocuklar artık portakal çiçeğinden kolye değil, marketten alınmış plastik bileklik takıyor. Ama belki, bu araştırma bize şunu söylüyordur:
“Çocuklar yeniden toprağa bassın. Bitkilerle oynasın. Çünkü çocuk doğaya dönerse, insanlık da kendine döner.”