Sevgili okur,

Aslında başka bir makale yazmak istiyordum. Hatta düzenlemesini yapıp yayına hazır bile getirdim. Fakat. Sosyal Medyada 2016 yılında yazdığım bir makale karşıma çıktı. Sizinle onu tekrar paylaşmak istedim...

Osmaniyeli olmak, ya da Osmaniyeli rolü yapmak..

Eğer yağan yağmurda Zorkun’a yüzünü çevirip, Karaçay’ın gürül gürül akmasını diliyorsan Osmaniyeli, yağmur bir an önce bitsin diye duaya başlıyorsan, Osmaniyeli rol yapıyorsun..Trafik sıkıştığında yandaki araçta kim var diye bakıp sıcak bir merhaba diyebiliyorsan Osmaniyeli, “nereden çıktı bu trafik diyorsan rol yapıyorsun..

Osmaniyespor’u izlerken sarı yeşil diye ciğerlerin yırtılana kadar bağırıp hücrelerinin her birinde Cebeli bereketi hissediyorsan Osmaniyeli, şu maç bitse de eve gitsem diyorsan, rol yapıyorsun..Zorkun da sucuk ekmek yerken, bir yandan kar yağıp bir yandan soğuğu iliklerine kadar hissediyorsan ve bundan müthiş bir keyif alıyorsan Osmaniyeli, sıcak kaloriferi hayal edip bir an önce kaçıyorsan rol yapıyorsun,

Dostunu gördüğünde gardaşım deyip omuzlarken kalbinin ritmi artıyorsa Osmaniyeli, Benden ne isteyecek acaba diye düşüyorsan rol yapıyorsun..

Karatepe kilimlerine ellerinle dokunduğunda bütün tarihi hissedip gurur duyuyorsan Osmaniyeli, Bu kilim acep kaç para diyorsan rol yapıyorsun,

Şalgamı sefadan içerken havucun tadına varıp, her kuruşumu helal olsun diyorsan Osmaniyeli, Acaba şalgam kaç para ki diyorsan, rol yapıyorsun..

Tirşik yapılırken kazanın yanından ayrılmayıp bir an önce tasa gelsin diyorsan Osmaniyeli, bu ne biçim koku diyorsan; rol yapıyorsun..

Başka ellerde Osmaniyeli gördüğünde yürekten sarılıp neresinden diye sorup, neresinden olursa olsun Osmaniye toprağını hissedebiliyorsan Osmaniyeli, merkezden değilmiş deyip dönüp gidiyorsan; rol yapıyorsun..

Salman’ın orada kuru fasulye yerken, Salman’ın 30 yıllık esprilerine gülerek karşılık verip, masada hiç tanımadığın adamla otururken ekmeği ve soğanı paylaşabiliyorsan Osmaniyeli, Bu adamın iğrenç esprileri de nereden çıktı diyorsan rol yapıyorsun..

Hiç ihtiyacın olmadığı halde Talipten teneke soba alıyor, Ali Umuş bıçağı’nı yanında ya da evinde taşıyorsan Osmaniyeli, Sosyetenin Çin ya da Alman bıçağını alıyorsan; rol yapıyorsun..

Çin lokantasında hiç erinmeden ve yüksünmeden soğukta titrerken ya da sıcakta yanarken başka illerden gelen dostlarına kebap ikram ediyorsan Osmaniyeli, Sosyete lokantalarda ithal kebap derdindeyen; rol yapıyorsun..

Harun Reşit kalesinden Düziçi’ne bakarken ciğerlerin oksijen ve gurur ile doluyor ise Osmaniyeli, Ay buradan düşmem inşallah derdindeysen; rol yapıyorsun..

Osmaniye’nin tarihten gelen yiğitlerinin adını duyduğunda yüreğin titriyorsa Osmaniyeli, oturup evde Amerika’nın ya da elin gavurunun filmi ile meşk oluyorsan ; Rol yapıyorsun..

Osmaniye’yi tanıtmak için onlarca ülke ve yüzlerce yerleşim birimin katıldığı turizm fuarında zevkle Osmaniye yer fıstığını, yer fıstıklı baklavasını, yer fıstığı yağını tanıtıyor, anlatıyor ve zevkle tüketiyorsan Osmaniyeli, Başka illerin stantlarında saatlerce zaman geçirip Osmaniye ye on dakika ayırıyorsan ROL YAPIYORSUN….

Roller gelir geçer.. Aslolan Osmaniye’dir.. Osmaniye; Osmaniyelim diyebilen, nerede doğduğu hiç önemli olamayana aşktır, sevdadır. Ne mutlu Osmaniye’yi hissedebilene..Ne mutlu bu topraklarda aşkı ve sevdayı görebilene, Ne mutlu Aşık Feymani ile coşana, Hu evi görünce maziye dalana.. Ne mutlu tarhananın kokusunda mutluluğu bulana, Ne mutlu Osmaniye için adım atabilene.. Rol yapanlar mı.. Onlar olursa da olur, olmaz ise yola koyulur..

Kalın sağlıcakla
23 Mart 2016