Bazı romanlar vardır, içine girdiğinizde bir daha aynı çıkamazsınız. Bazı yazarlar vardır, onların kelimeleri sizi öyle bir sarmalar ki, sanki yüreğinizin en derin yerine dokunurlar. İşte Yaşar Kemal’in romanları da böyledir. Onun eserlerinde, insanın derin acıları, sevdaları ve başkaldırıları, doğanın sesine karışarak yankılanır. Ama en çok da atlar… O romanların içinde özgürlüğe koşan atlar vardır, başıboşluğu, cesareti ve kaderi temsil eden atlar…
Yaşar Kemal’in satırlarında atlar yalnızca bir hayvan değil, kahramanların ruhundan bir parça gibidir. İnce Memed’in atı, onun kader arkadaşıdır. Dağlarda yankılanan nal sesleri, yalnızca bir kovalamacanın sesi değildir; bir isyanın, bir umudun, bir varoluş mücadelesinin ayak sesleridir. O at, Memed’in içindeki özgürlük ateşinin beden bulmuş hâlidir. Çünkü Yaşar Kemal bilir ki, insanın ruhu bazen bir atın sırtında yol alır, bazen dört nala koşarak zincirlerini kırar.
Bazı anlar vardır ki, bir atın gözlerinde tüm insanlığın hüznünü görürsünüz. Hani insanın içi yanar da söyleyecek kelime bulamaz ya, işte o anlarda bir atın mahzun bakışı her şeyi anlatır. Çünkü Yaşar Kemal’in romanlarında at, insanın acısını da taşır. Toprağın, köylerin, ezilenlerin kaderi gibi, atların da yazgısı vardır. Bir kahraman, atıyla beraber ölürse eğer, sadece bir beden değil, bir efsane toprağa düşer.
Düşünsenize, bir köy meydanında bir atın sahibiyle vedalaşmasını… Adam, yıllardır yol arkadaşı olan atına son bir kez bakar, elini yelesine daldırır, sonra sessizce uzaklaşır. İşte o an, romanın en duygusal sahnesidir. Çünkü atın gözlerindeki hüzün, sahibinin yüreğindeki boşluktur. Ve Yaşar Kemal, işte tam da bunu anlatır bize. Bir at, sadece bir at değildir; bir yaşamdır, bir kaderdir, bir hayaldir.
O yüzden Yaşar Kemal’i okurken, bir nal sesi duyarsanız şaşırmayın. Belki de o, özgürlüğe koşan bir kahramanın yüreğinizde bıraktığı yankıdır. Belki de insanın en büyük mücadelesi, bir atın dört nala koşarken rüzgâra karışan haykırışıdır…
Ve ilginçtir ki Yaşar Kemal bu topraklarda doğdu, bu topraklarda büyüdü. Ve bu toprakları dünyaya tanıttı. ve ne hikmetse aynı Yaşar Kemal'in Osmaniyeli yöneticilerin gözünde zerre değeri yok. Neden? Yaşar Kemal Kültür evi kaderine terk edilmiş, elektriği bile bağlanmamış. Yazacak çok şey var ama.. "At" konumuz..!