Terör ve Terörizm !

Terör ve terörizm, bireyler, toplumlar ve devletler için uzun yıllardır güvenlik açısından en büyük tehditlerden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Terör ve terörizm, bireyler, toplumlar ve devletler için uzun yıllardır güvenlik açısından en büyük tehditlerden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Dünya genelinde terörizm uluslararası gündemi sürekli meşgul etse de, küresel ölçekte üzerinde uzlaşılmış kesin bir tanımı bulunmamaktadır. "Terör", "anarşist", "terörist", "terör örgütü" ve "terörizm" gibi kavramlar, toplumdan topluma ve ülkeden ülkeye farklı anlamlar taşıyabilmektedir.

Genel kabul görmüş bir tanımın olmaması, bazı yapıları bir kesimin "eli kanlı terör örgütü" olarak ilan ederken, diğer kesimin aynı örgütü "müttefik" olarak görmesine yol açmaktadır. Örneğin, Türkiye'nin bebek katili olarak nitelendirdiği PKK/YPG, ABD tarafından bir ortak veya müttefik olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde, bazıları için "terörist" olarak görülen bir grup, başka bir kesim tarafından "özgürlük savaşçıları" veya "kahraman militanlar" olarak kabul edilebilmektedir. Filistin'deki Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları, Filistin halkı tarafından "kahraman özgürlük savaşçıları" olarak tanımlanırken, İsrail, Avustralya ve Birleşik Krallık tarafından "terörist" olarak ilan edilmiştir.

Çıkarlar Üzerine Şekillenen Tanımlar

Terörizme dair belirsizlik, devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda bir tanım yapma arayışına girmesine neden olmuştur. Ortadoğu ve Afrika gibi coğrafyaların yanı sıra, ekonomik olarak zayıf ülkelerde terör ve terörizm uzun bir geçmişe sahiptir. Bu bölgelerde terör, her türlü ölüm ve zulmü beraberinde getirmiş olsa da, dünya kamuoyu bu durumu uzun süre bir futbol maçını izler gibi kayıtsız bir şekilde seyretmiştir. Ancak 11 Eylül 2001'de ABD'nin İkiz Kuleleri'ne yapılan saldırı, küresel dengeleri değiştirdi. Uluslararası toplum ve dünya devletleri, bu olayın ardından terörizmi uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit olarak kabul etmek zorunda kaldılar.

Kendisini dünyanın merkezi olarak gören ABD ve en güvenli ülkeler olarak tanımlanan Avrupa Birliği devletleri, Birleşmiş Milletler organları ve diğer uluslararası kuruluşlar, terör kavramını adlandırırken çekimser bir tutum sergilemektedir. Peki, neden bir fikir birliği sağlanamıyor? Bunun temel sebebi, terörizmin tanımının ülkeden ülkeye ve zamana göre değişiklik göstermesidir.

Terör Tanımlarındaki Değişkenlik

Bu değişkenliğe en çarpıcı örneklerden biri, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütüdür. ABD başta olmak üzere birçok ülke, HTŞ’yi "Yabancı Terör Örgütleri" listesine alarak, örgüt üyelerini terörist olarak ilan etmişti. Ancak 8 Aralık 2024'te Suriye'de Esad yönetimini deviren HTŞ lideri Ahmed eş-Şera, geçiş döneminin başkanı ilan edildi. Oysa, daha önce "Ebu Muhammed el Colani" adıyla bilinen Ahmed eş-Şera'nın yakalanması için ABD, 10 milyon dolarlık ödül koymuştu. Bu örnek, terör tanımının nasıl değişkenlik gösterdiğini açıkça gözler önüne sermektedir.

Aynı şekilde, bazı devletler destek verdikleri yasadışı örgütlerin gerçekleştirdiği eylemleri "terör" veya "terörizm" olarak nitelendirmekten kaçınarak, bu örgütlere uluslararası meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak, küresel çapta terörizme yönelik çifte standartlı yaklaşımlar devam ettikçe, terörizmin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmayacaktır. Devletlerin çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam etmeleri, terörizmin uzun yıllar boyunca gündelik hayatın bir parçası olarak kalacağını göstermektedir.