Sistem Üzerimize Çökerken, Biz Alışverişe Çıkıyoruz!

“Mutsuz insan tüketir.”

Sistem Üzerimize Çökerken, Biz Alışverişe Çıkıyoruz!

Modern zamanların en keskin cümlelerinden biri:
“Mutsuz insan tüketir.”

Sevgili okur;

En başta yazan "Mutsuz insan tüketir!" cümlesi ilk başta sıradan bir aforizma gibi gelir kulağa. Ama biraz durup düşününce, içinde hem bir toplumsal tespit hem de bireysel bir çığlık barındırdığını görürsünüz. Çünkü artık hepimiz birer “müşteri”yiz. Vatandaş değil, birey değil, sadece müşteri...

Mutsuzluğu satın alıyor, sonra üzerine kampanya yapıyoruz.
Çünkü kapitalist sistemin işleyebilmesi için önce bizi “eksik” hissettirmesi gerekiyor.
Yani seni mutlu edemez bu düzen, çünkü seni mutsuz bırakarak ayakta duruyor.

İndirimin Ardında Ne Var?

Reklamlar hep aynı şeyi fısıldıyor:
“Bu ürünü alırsan daha iyi görünürsün.”
“Bu marka sende olursa daha çok sevilirsin.”
“Bu tatile gidersen daha mutlu bir insan olursun.”

Oysa soralım kendimize:
Alınca geçti mi o boşluk?
Yeni ayakkabı geldi diye, eski dert gitti mi?
En son aldığın saat zamanı daha anlamlı mı yaptı?

Hayır. Geçmedi. Gitmedi. Değişmedi.

Çünkü alışveriş, geçici bir morfin.
Acıyı unutturur ama tedavi etmez.

Yeni Nesil Teselli Tüketmek...

Toplumun her kesimi bu batakta.
Gençler influencer’ların yaşamadığı hayatları yaşamak için kredi çekiyor.
Kadınlar güzellik dayatmalarının arasında sıkışıp kalıyor.
Erkekler güç gösterisine dönüşen “marka yarışı” içinde kayboluyor.

Artık evlatlarımız oyuncaklarıyla değil, taksitleriyle oynuyor.
Çocuk bayramlarında çikolata değil, ekran başında "sanal hediye kodu" dağıtılıyor.
Ne acıdır ki, mutluluk da dijitalleşti.

Eskiden insanlar üretirken mutlu olurdu.
Şimdi insanlar tüketerek unutmaya çalışıyor.
Ama unutulan şey sadece sıkıntılar değil, aynı zamanda insanın kendisi.

Koca bir ülke mutsuz ama kalabalık.
Kalabalık ama yalnız.
Yalnız ama alışverişte.
İçimizde bir delik var, ama cüzdanla yamanmaya çalışılıyor.

Günün sonunda eve dönüyoruz; elimizde poşetler, yüreğimizde boşlukla.

Dışarıdan bakınca tok görünüyoruz ama içeride açız.
Eşyayla değil, anlamla doyabiliriz.

O yüzden, bir dahaki indirimden önce bir dur...
Cebini değil, kalbini yokla.

Gerçek ihtiyaç nedir, bir daha düşün.
Çünkü mutsuz insan tüketir…
Ama tüketirken kendini de unutur.

Not:
Bu yazı bir alışveriş karşıtı manifesto değil.
Bu yazı, "Neyi niçin alıyoruz?" sorusunu sormayı hatırlatmak için.
Ve belki de en önemlisi…
Tüketmeden de yaşanabileceğini göstermek için.