Bugün kısa ve öz yazalım. İki konu: Biri şehir içi dolmuşların ikinci dünya savaşından kalma modelleri, diğeri yine orta çağdan kalma ter kokusu. Bakalım iki konuyu nasıl harmanlarız. Yer Osmaniye. Hadi Bismillah...
Yaz geldi mi? Geldi! Bahar diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Peki, yazın geldiğini nereden anlarız? Gökyüzü pırıl pırıl, kuşlar cıvıl cıvıl, hava mis gibi... Desek de yalan olur. Çünkü gerçekler çok farklı! Yazın geldiğini anlamanın en keskin yolu, Osmaniye dolmuşlarına bindiğinizde burnunuza gelen garantili ter kokusudur. Bu, öylesine etkili bir koku ki, insanın burnunun direklerini sarsmakla kalmaz, direkleri kökten yıkıp yerine yeni bir koku anlayışı inşa eder.
Eskiler derdi ki, "Koku hafızada en çok yer eden duyuşuzdur." Dolmuşta bunu bizzat yaşıyoruz. Bu koku, tam olarak Nuh'un Gemisi'nden kaçan ve Osmaniye halk otobüslerinde saklanan eski bir dünya mirası gibi. Bir gün UNESCO tarafından "Dünya Kötü Kokular Mirası" listesine alınırsa hiç şaşırmam.
Askeri lise yıllarımdan bir hatıra: Hocalarımız, yaz aylarında sabunlu suyla koltuk altını temizlemenin kokuyu engelleyeceğini anlatır, biz de uygular, medeniyetle barış içinde yaşar giderdik. Ancak görünen o ki, Osmaniye dolmuşlarında bu uyarı bir kısım insanlar tarafından ya duyulmamış ya da ciddiye alınmamış. Sonuç? Bir yandan çağ ötesi teknolojiyle (!) tasarlanmış dolmuşlar, diğer yandan koltuk altlarından yükseldikçe yükseldikçe yükseldikçe burnunuza yapışan efsanevi ter kokusu.
Bugün de öyle oldu. Dolmuşa biner binmez hissettim. Düşünün, hamile bir kadın bu dolmuşta olsa hem kokudan, hem de amortisör yoksunu dolmuşun koltuklarının sallanmasından muhtemelen düşük yapardı. O kadar yoğun bir koku ve sallantı ki ki, kalp ritimlerim düzensizleşmesi bir yana, nefes alıyor muyum, yoksa bir gaz odasında mıyım, bilemiyorum!
Zulüm dedikleri bu olsa gerek! Ha bir umut var mı? Elbette var: Kentleşmenin temel taşlarından biri temizlik, diğeri ise toplu taşıma kolaylığıdır. Sağlanacak destekle insani dolmuşlar alınabilir. Osmaniye'de peki bunlar var mı? Cevabını siz verin.
Yerel yönetimler bu konuya ne zaman el atacak?