Beslenmenin Kronik Diyabete Etkisi!

Diyabet, vücudun yetersiz insülin üretimi veya kullanımından kaynaklanır. Korunmak için sağlıklı beslenme, egzersiz ve dengeli yaşam tarzı şart.

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen Diyabet hastalığı; kişinin vücudunun yeterli derecede insülin üretememesi veya üretilen insülini kullanamamasından meydana gelen hastalığa verilen addır.

Diyabet hastalığı oluşumu, genelde üretilen insülinin vücut tarafından kullanılmaması sonucu ortaya çıkar. Tip 2 diyabette risk faktörleri ilerleyen yaş, şişmanlık ve çevresel faktörlerdir.

Biz ise hastalıklardan ziyade bunlardan korunma durumuna bakacağız. Diyabet hastalığına yakalanmamak için anahtarımız sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmektir. Buna ek olarak egzersiz ve sporu da eklemeyi unutmamalıyız.

Şeker dediğimiz şey sadece rafine şeker değildir. Yediğimiz birçok şeyin içerisinde şeker mevcuttur. Mesela meyveler sağlıklı şekerlerdir. Ortalama her gıdanın içindeki glukoz seviyesine göre kan şekerini yükseltme oranı farklılık gösterir. Bu farklılığı ölçüp belirleyen ölçüte ise glisemik indeks denir.

 Bu yüzden yediğimiz ürünlerin glisemik indeksini yani kan şekerini hangi miktarda yükselttiğini bilerek tükettiğimiz ürünlerin glisemik yükünü düşüreceğiz. Meyvelerin yanında bir miktar süt tüketmek, patatesle beraber glisemik yükü daha düşürecek şekilde başka sebzelerle pişirmek veya yanına pirinç pilavı yerine bulgur pilavı pişirmek gibi küçük ama glisemik yüke etkisi fazla olan şeylerden kaçınmayacağız. Kuru meyvelerden ziyade meyveleri zamanında taze taze tüketeceğiz (Üzümün kuru halinin glisemik indeksi 64 iken taze halinin 25’tir).

Gün içerisinde almamız gereken enerji miktarının %10’u kadarını şekerlerden karşılamak şartıyla ortalama 3 porsiyon meyve tüketeceğiz. Dediğim gibi şekerler sadece rafine şekerler değildir. Göz ardı ettiğimiz nar ekşisi, limon ekşisi, sumak ekşisi de kan şekerini yükselten besinlerdir.

Beyaz unlu mamuller; örneğin pasta, börek, poğaça gibi besinleri oldukça az tüketmelidir. Sebze olarak; patates, bezelye, havuç gibi sebzeleri direkt tek başına tüketmemelidir. Meyve grubundan; karpuz, kavun, üzüm, dut, incir gibi meyveleri az miktarda tüketmelidir. Tatlı türü besinleri oldukça az tüketmelidir.

Kişinin bu hastalığa yakalanma riski yüzdesi yüksek olsa bile kendine dikkat ederek bu hastalığa hiç yakalanmaz. Yapılan araştırmalara göre, kişinin kendine dikkat ettiği takdirde kendinden sonraki nesle örneğin çocuklarına daha az risk yüzdesi kalıtımı ilettiği kanıtlanmıştır. Aynı zamanda kronik aile öyküsü olmayan kişilerin de kendine hiç dikkat etmediği takdirde kendinden sonraki nesle kronik riski yükselttiği görülmüştür. Bu yüzden hem kendinize hem de sizden sonraki gelecek olan nesle kronik olarak diyabet miras bırakmayın.

Sabah kahvaltınızda bal, reçel gibi ürünlerin yalnızca birinden 1 tatlı kaşığı tüketin. Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek veya çavdar ekmeği kullanın. Gün içerisine ortalama 1,5- 2 litre su tüketin. Glisemik yükü düşük öğünler tercih edin. Haftada en az 3 gün 45 dakika boyunca yürüyüş yapın. Bunlar hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemlerdir.

Diyabet hastalığına yol açan hastalıklar (obezite, PCOS vb.) olduğu kadar diyabetin de yol açtığı hastalıklar mevcuttur. Nöropati, nefropati ve retinopati dediğimiz durumlar, diyabetli kişinin halen dikkat etmemesi üzerine başına gelmesi kaçınılmaz komplikasyonlarıdır.

Bu yüzden hastalığı tedavi etmek kadar hastalıktan korunmak da önemlidir.

Günlük kişiye özel hesaplanan alması gereken enerji miktarına uygun olacak şekilde, karbonhidrat, yağ ve protein hesabı yapılmalı. Bunun dışına çıkılıp aşırı glukoz yüklenmemelidir.

Kan testinde ortaya çıkan kan şekeri yüksekliği veya insülin yüksekliği durumunda kesinlikle bir beslenme planı uygulanmalıdır. Tabii ki bahsettiğimiz üzere ortak yapılmaması gerekenler mevcut olsa da herkesin diyeti kendine özeldir.

Kişi diyetini tam şekilde uygulamalı, hem kendine hem de mirasçılarına hastalığı layık görmemelidir. Diyabet dikkate alınmadığında korkulacak bir sendromdur. Diyete uyulduktan sonra kişiye sorun çıkaracak bir durum değildir.

Sağlığımıza sahip çıkalım. Çocuklarımıza kronik hastalık miras bırakmayalım.